Gelincik çiçeği hakkında hikaye, şiir ve deneme türlerini bulabileceğiniz özgün bir site. Gelincik: sevgidir, sevdadır,aşk ateşinde yanmaktır. Anadoludur, tarihtir, kültürdür gelincik. Aslını ve namusunu koruyan her kadınıdır gelincik. Tüm gelincik sevenler bu sayfa sizindir...
29 Nisan 2011 Cuma
İsmine layık olmak
İsmine layık olmak
Genç öğretmen öğrencilerine yalan söylelememek gerektiğini, her zaman her ortamda doğru söylemekten zarar gelmeyeceğini örneklerle anlatıyordu. Yeri geliyor hadisten Kurandan örneklerle yalanın ne büyük bir bela olduğunu anlatıyordu. Minik öğrencilerden birisi parmak kaldırarak ayağa kalktı:
“Öğretmenim siz hiç yalan söylediniz mi?” öğretmen ne cevap vereceğini düşünürken kendi öğrenciliği aklına geldi.
“Evet bende yalan söyledim. Dördüncü sınıfta okuyordum. Okuduğum okula yeni atanan öğretmen bizim sorumluluk almamız ve aldığımız sorumluluğu yerine getirmemiz için çabalar, seviyemize uygun ödevler verirdi. Bütün öğrencilerin ödevini mutlaka kontrol eder, imzalar, hatalarımız varsa düzeltirdi. Öğretmenimizin yeni geldiği zamanlarda ben ödevimi yapmamış, dolayısı ile ödevimi göstermemiştim.
“Senin ödevin nerede?” diyen öğretmenime,
“Defterimi evde unuttum öğretmenim” demiştim. Öğretmenim;
“Madem defterini evde unuttun haydi git al gel” deyince sınıftan çıkmıştım. Ama korkudan ne yapacağımı bilmeden eve gitmiştim. Annem niye geldiğimi merak etti bende anlattım. Az sonra annemide yanıma alarak okula geri gitmiştim ama elimde defter olmadan. Öğretmenim gülerek beni sınıfa aldı ben dayak yiyeceğim diye korkarken hiçbir şey demeden yerime oturtmuştu. Az sonra bana senin adın ne idi söyle bakalım dedi. Ben biraz da adımla övünerek:
“Öğretmenim adım Necip Fazıl.” Dedim, öğretmenim yanıma yaklaşarak bana şöyle dedi:
“Necip Fazıl öncelikle senin Necip Fazıl’ı tanıman gerekiyor. Necip Fazıl’ın kim olduğunu bilseydin böyle yapmazdın. Adına layık olman gerekir, senin adında birisine yalan yakışmaz.” O günden sonra bir daha yalan söylemedim. Sizlerin adıda Ali, Ahmet, Samet, Kerim,Ayşe, Fatma, Elif, Meryem bu isimlere layık olun yalan söylemeyin.”
Gelecekse ilaç senden gelsin
Hastayım derdin ağır dediler
Derman diye çok ilaç verdiler
Başkasından derman istemem
Gelecekse derman senden gelsin
Çaren yok senin kurtulamazsın,
Kavsız aşk ateşi yakamazsın,
Yaban elden çare istemem,
Gelecekse çare senden gelsin
Ağu sundular kalaylı tasta,
Dediler ki cümle alem yasta,
Kimseden panzehir istemem,
Gelecekse zehir senden gelsin.
Yangın yeri gibi yanmaktayım,
Hayata senle tutunmaktayım,
Ben ellerden sevda istemem
Gelecekse sevda senden gelsin
Derman diye çok ilaç verdiler
Başkasından derman istemem
Gelecekse derman senden gelsin
Çaren yok senin kurtulamazsın,
Kavsız aşk ateşi yakamazsın,
Yaban elden çare istemem,
Gelecekse çare senden gelsin
Ağu sundular kalaylı tasta,
Dediler ki cümle alem yasta,
Kimseden panzehir istemem,
Gelecekse zehir senden gelsin.
Yangın yeri gibi yanmaktayım,
Hayata senle tutunmaktayım,
Ben ellerden sevda istemem
Gelecekse sevda senden gelsin
28 Nisan 2011 Perşembe
İstemem-2
İstemem
Ben su böreği, baklava çörek galeta istemem,
Otlu böreğimi, cevizli güdüğümü verin bana.
****
Ben rok rugan ortopedik ayakkabı istemem
Dağda koştuğum kara lastiğimi verin bana.
****
Ben saray, villa, apartman dairesi istemem
Yaylada yattığım taştan kelifimi verin bana,
****
Ben pilli şarjlı akülü oyuncak araba istemem
Mehlez çamurdan yaptığım arabamı verin bana,
****
Ben tatlı tuzlu süslü kurabiye istemem,
Geyecek ekmeğimin tadını verin bana.
****
Ben puding, kremşanti, yaş pasta istemem,
Tavada pişirilmiş sıcacık köhtümü verin bana.
****
Ben şekerpare, irmik helvası istemem,
Yağlı pekmezli cızlamamı verin bana.
****
Ben kakao, nescafe, kahve istemem,
Adaçayımı acı yavşanımı verin bana.
****
Ben parfüm losyon esans kokusu istemem,
Şırahnada kaynayan pekmez kokumu verin bana,
****
Ben çarpışan arabalar dönme dolaplar istemem,
Mente’nin burnundaki cıngıllağımı verin bana,
****
Ben kauçuk plastik bir dünya istemem,
Nefes alacağım dünyamı verin bana.
****
Ben İsviçre Hollanda peyniri kaşarı istemem,
Tuluktan çıkardığım ham keşimi verin bana,
****
Ben mayo, bikini, yokoni, g-stringi istemem,
Al basmadan topa donumu verin bana.
****
Ben Akel den Vakko dan markalı eşarp istemem,
Helal parayla kazanılmış al yazmamı verin bana.
****
Ben ecnebi isimli erkek çocuk istemem,
Alimi, Osmanımı, Mustafamı verin bana.
****
Ben muz, greyfurt, kivi, kereviz istemem,
Harmanda yediğim acamlar almamı verin bana.
****
Televizyon film sinema dvd cd istemem,
Babamın yaptığı hasbihali verin bana.
****
Ben daha ileri bir teknoloji istememi
Mutlu olduğum çocukluğumu verin bana.
Ben su böreği, baklava çörek galeta istemem,
Otlu böreğimi, cevizli güdüğümü verin bana.
****
Ben rok rugan ortopedik ayakkabı istemem
Dağda koştuğum kara lastiğimi verin bana.
****
Ben saray, villa, apartman dairesi istemem
Yaylada yattığım taştan kelifimi verin bana,
****
Ben pilli şarjlı akülü oyuncak araba istemem
Mehlez çamurdan yaptığım arabamı verin bana,
****
Ben tatlı tuzlu süslü kurabiye istemem,
Geyecek ekmeğimin tadını verin bana.
****
Ben puding, kremşanti, yaş pasta istemem,
Tavada pişirilmiş sıcacık köhtümü verin bana.
****
Ben şekerpare, irmik helvası istemem,
Yağlı pekmezli cızlamamı verin bana.
****
Ben kakao, nescafe, kahve istemem,
Adaçayımı acı yavşanımı verin bana.
****
Ben parfüm losyon esans kokusu istemem,
Şırahnada kaynayan pekmez kokumu verin bana,
****
Ben çarpışan arabalar dönme dolaplar istemem,
Mente’nin burnundaki cıngıllağımı verin bana,
****
Ben kauçuk plastik bir dünya istemem,
Nefes alacağım dünyamı verin bana.
****
Ben İsviçre Hollanda peyniri kaşarı istemem,
Tuluktan çıkardığım ham keşimi verin bana,
****
Ben mayo, bikini, yokoni, g-stringi istemem,
Al basmadan topa donumu verin bana.
****
Ben Akel den Vakko dan markalı eşarp istemem,
Helal parayla kazanılmış al yazmamı verin bana.
****
Ben ecnebi isimli erkek çocuk istemem,
Alimi, Osmanımı, Mustafamı verin bana.
****
Ben muz, greyfurt, kivi, kereviz istemem,
Harmanda yediğim acamlar almamı verin bana.
****
Televizyon film sinema dvd cd istemem,
Babamın yaptığı hasbihali verin bana.
****
Ben daha ileri bir teknoloji istememi
Mutlu olduğum çocukluğumu verin bana.
27 Nisan 2011 Çarşamba
Sabır
Sabır
Genç adam yaşadığı ortamdaki haramlardan bunalmış kurtuluş yolu arıyordu. Gündüz haram gece haram peşinde olmaktan yorulduğunu hissediyor kurtulmak için çareler arıyor fakat bulduğu çözüm yolları bir türlü çare olmuyordu. Gündüz tövbe ediyor akşama arkadaşlarının etkisi ile tövbesini bozup harama dönüyordu. Şeytana sürekli yenildiğini hissediyor ve artık benden adam olmaz şeklinde pes etme pozisyonuna geliyordu her daim.
Sabahlleyin annesi kalkıp abdest alırken hiç uyumamış son zamanlarda yaşadıklarını sorguluyordu. Annesi “Bir derdin mi var oğul yatakta dönüp duruyorsun, sıkıntın varsa kalk bir abdest al açılırsın, hele namazınıda kıldın mı hiçbir şeyin kalmaz.”
Annesinin isteğini kırmadı kalkıp bir abdest aldı, abdest alırken okunan sabah ezanındaki daveti retdetmemeye karar vererek namaz kılmaya camiye gitti. Camiye ürkek adımlarla girdi. Sanki buraya neden geldin diyeceklermiş gibi sorgulayan bakışlar beklerken herkes huşu içinde kendini başka alemlere kaptırmış dua ediyordu. Namazın bitimi ile cami avlusunda güzel bir muhabbet başlamıştı. Ak sakallı bir ihtiyar ayakkabısını zorla giymeye çalışıyordu gidip ona yardım etmeye karar verdi. Selam vererek ayakkabısını giymesine yardım ettikten sonra;
“Bey amca bu yaşta helede sabahın ayazında camiye niye geldin? Senin namazını Allah evdede kabul ederdi.”
“Behey oğul bu dünyaya neden geldiğimizi ve neden yaratıldığımızı bilen her kulun yaptığını yapmaya çalışıyorum. Allah Kuranı Kerimde şöyle buyuruyor. “Ben, cinleri ve insanları sadece bana ibadet etsinler diye yarattım.” (Zâriyât / 56) Biz Allaha söz verdik ve sözümüzde durmaya çalışıyoruz. Bu nedenle ibadet ediyoruz, ibadette de devamlılık ve sabır esastır. Başımıza gelen her belaya sabır göstermeli ve sabrı esas almalıyız.
“Anladım amca ama bize ağır geliyor bazı ibadetleri yapmak.”
“Sana ağır gelmiyor, nefsine ağır geliyor evlat nefsine. Nefsine yenilen şeytana yenilir. Haramlar nefsimize hoş gelir. Oysa şeytanın bizi kandırması ile sevaplar bize o kadar hoş gözükmez. Peygamber efendimiz Hz. Muhammed (SAV) şöyle buyuruyor: “Sabır ve namaz, yalnız Allah’tan korkan müminlere kolay gelir.” (Bekara 45) Kaldı ki sevmediklerimize sabretmedikçe, sevdiklerimize kavuşamayız. Bu sebeple ibadette devamlılık ve sabır önemlidir. Sabır o kadar önemlidir ki Peygamberimiz rehberimiz Hz. Muhammed (SAV) “Sabrın imandaki yeri, başın vücuttaki yeri gibidir.” [Deylemi] bir başka hadisi şerifte de şöyle der: Hak Teâlâ, sabırlı ve ihlâslı olanı, sorguya çekmeden Cennete koyar. [Taberani] Ben bunları bilip te sabah namazındaki ayazı mı düşünürüm? Ben kâlû belâ verdiğim sözün ardındayım evlat…"
"Sağol amca Allah senden razı olsun bundan sonra sabahları beraberiz inşallah."
"Sağol amca Allah senden razı olsun bundan sonra sabahları beraberiz inşallah."
Ecelim Oldun Benim
Güldür beni dedim, sana,
Sen gözyaşım oldun benim.
****
Durma! Gel dedim sana,
Uzak yolum oldun benim.
****Yüreğin ver dedim sana,
Duran kalbim oldun benim.
****
Kavuşalım dedim sana,
Ayrılığım oldun benim.
****
Meleğim ol dedim sana,
Azrail’im oldun benim.
****
Can kat dedim bu canıma,
Sen ecelim oldun benim.
****
Köşe taşım dedim sana,
Mezar taşım oldun benim.
****
Gülen yüzüm dedim sana
Akan yaşım oldun benim.
****
Seher yelim dedim sana,
Çöl sıcağım oldun benim
****
Sitemimdir canan sana,
Kara bahtım oldun benim.
Sevdalınım Ben-2
Bazen bahardır bazen de hazan
Gel bana bir gönülde sen kazan
Zulmetmez kuluna kaderi yazan
Zulmetme bana sevdalınım ben.
Bu dünya yalan satılan bir Pazar,
Bana çektirdiğini kitaplar yazar
Bir bakıp aşığına eylesen nazar,
Nazar et bana sevdalınım ben.
Yüreğime dünyayı dar ettin
Beni sevdamla bırakıp gittin
Güzelliğinle ömrüme yettin
Ömür kat bana sevadalınım ben.
Gel bana bir gönülde sen kazan
Zulmetmez kuluna kaderi yazan
Zulmetme bana sevdalınım ben.
Bu dünya yalan satılan bir Pazar,
Bana çektirdiğini kitaplar yazar
Bir bakıp aşığına eylesen nazar,
Nazar et bana sevdalınım ben.
Yüreğime dünyayı dar ettin
Beni sevdamla bırakıp gittin
Güzelliğinle ömrüme yettin
Ömür kat bana sevadalınım ben.
26 Nisan 2011 Salı
Nasibimi Kesme
Bir sohbet ortamında insanlara ikramda bulunmanın sadaka vermenin sünnet olduğu bununla ilgili hadisi şeriflerin bulunduğu anlatılıyordu. Oradakilerden birisi dalmış sanki o ortamda değilmiş gibi dalıp gitmişti. Sohbetteki arkadaşlarından birisi:
-Ne o daldın gittin, sohbet seni açmadı herhalde dedi.
-Hayır tam tersine sohbet ve konusu çok hoşuma gitti. Bir zamanlar yaşadığım bir olay aklıma geldi onu hatırladım.
-Anlatta bizde bilelim.
-Bir gün acele ile bir yere gidiyordum. Süt ürünleri satan bir arkadaşın dükkanının önünden geçerken selam verdim. Dükkanın sahibi selamı alıp gel içeriye bir şeyler içelim dedi. Ben Mazlum Abi acelem var deyince. Senin acele işin olması benim nasibimi engellememeli. Senin burada bir şey içebilmen senin nasibin ama benim san bir şey ikram edip sevap kazanabilmemde benim nasibim. Şimdi sen buradan bir şey içmeden geçersen benim nasibimide engellemiş olursun. Bir şeyler ikram edeyim iç sende nasiplen bende nasipleyim deyince mecburen oturup bir çayını içmiştim. Çay içerken bana şöyle demişti. “Hadis-i şerifte buyruldu ki: (Cömerdin yemeği şifa, cimrinin yemeği hastalıktır.) [Dare Kutni]. Samimi olarak davet edilen yere gitmelidir.”Ben seni cömertçe davet ettim sağ ol icabet ettin. İkramım inşallah şifa olur deyip şimdi acele olan işine gidebilirsin demişti. Be o güne kadar sadece birisinden bir şey alabilmenin nasip olduğunu düşünmüş vermenin de nasip olabileceğini aklıma hiç getirmemiştim. O günden sonra sadaka verme ve ikram etmenin de bir nasip işi olduğunu düşünür ve nasiplenmeye çalışırım. O nedenle dalıp gitmiştim.
-Ne o daldın gittin, sohbet seni açmadı herhalde dedi.
-Hayır tam tersine sohbet ve konusu çok hoşuma gitti. Bir zamanlar yaşadığım bir olay aklıma geldi onu hatırladım.
-Anlatta bizde bilelim.
-Bir gün acele ile bir yere gidiyordum. Süt ürünleri satan bir arkadaşın dükkanının önünden geçerken selam verdim. Dükkanın sahibi selamı alıp gel içeriye bir şeyler içelim dedi. Ben Mazlum Abi acelem var deyince. Senin acele işin olması benim nasibimi engellememeli. Senin burada bir şey içebilmen senin nasibin ama benim san bir şey ikram edip sevap kazanabilmemde benim nasibim. Şimdi sen buradan bir şey içmeden geçersen benim nasibimide engellemiş olursun. Bir şeyler ikram edeyim iç sende nasiplen bende nasipleyim deyince mecburen oturup bir çayını içmiştim. Çay içerken bana şöyle demişti. “Hadis-i şerifte buyruldu ki: (Cömerdin yemeği şifa, cimrinin yemeği hastalıktır.) [Dare Kutni]. Samimi olarak davet edilen yere gitmelidir.”Ben seni cömertçe davet ettim sağ ol icabet ettin. İkramım inşallah şifa olur deyip şimdi acele olan işine gidebilirsin demişti. Be o güne kadar sadece birisinden bir şey alabilmenin nasip olduğunu düşünmüş vermenin de nasip olabileceğini aklıma hiç getirmemiştim. O günden sonra sadaka verme ve ikram etmenin de bir nasip işi olduğunu düşünür ve nasiplenmeye çalışırım. O nedenle dalıp gitmiştim.
Sende Kaldı
Sabah güneşi gibi aldın gözümü,
Başka yana dönemedim yönümü,
Sana verdim ben yüreğimi özümü
Benim gözüm sende kaldı
Düşünemez oldum senden başkasın,
Yürüyüşün endamın sen bir başkasın,
Nasıl döner gider insan sana arkasın
Benim fikrim sende kaldı.
Yürek çarpar oldu yalnız sana,
Ayak gitmiyor ki başka yana,
Aşk şerbeti içirdin kana, kana
Benim kalbim sende kaldı
Can sensiz, ruhsuz bedene fazla,
Yaşanmıyor yarsiz lezzetle hazla
İşim olmaz benim baharla yazla
Benim ruhum sende kaldı
Söyle canan, can nedir ki sen yoksan,
Bu bedende can canandan noksan,
Değili ki bu bedeni kabirede soksan
Benim canım sende kaldı
Göz seni arar durur her yerde,
Çare sensin yürekteki her derde,
Zulmetmez Allah yarattığı her ferde
Benim çarem sende kaldı
Sana Geldim
Hem gündüzüm hemde gecem,
Senle dolu her bir hecem,
Sensin benim gönül ecem
Ben tacımı sana verdim.
Yollar ırak gelemedin,
Birtek beni sevemedin,
Göz pınarım göremedin,
Ben gönlümü sana verdim.
Can cananı görmeyince,
Canan cana gelmeyince
Maşukumu sevmeyince
Ben canımı sana verdim.
Yaktı beni ela gözün,
Hep banamı düştü hüzün,
“Kavuşalım” olsun sözün,
Aç kolların sana geldim.
Senle dolu her bir hecem,
Sensin benim gönül ecem
Ben tacımı sana verdim.
Yollar ırak gelemedin,
Birtek beni sevemedin,
Göz pınarım göremedin,
Ben gönlümü sana verdim.
Can cananı görmeyince,
Canan cana gelmeyince
Maşukumu sevmeyince
Ben canımı sana verdim.
Yaktı beni ela gözün,
Hep banamı düştü hüzün,
“Kavuşalım” olsun sözün,
Aç kolların sana geldim.
Aynalara Kırgınım
Bu gün aynalara çok kırgınım
Epeydir aksedene dargınım
Aynada yansıyor kel kafalı şişman
Sanki yaptıklarından bin pişman
Bu gün aynalara küskünüm
İçim buruk ve çok üzgünüm
Gösterdi bana ayna gerçek yüzünü
Elem bürümüş yansıyanın gözünü
Bu gün aynalara hıncım var
Her iki âlemi etti bana dar
Kararan yüz bana çirkin ve yaşlı dedi
Bu düşman beni önceden çok severdi
Bu gün aynalara çok kızgınım
Kırılırsa çıkar aynadan hıncım
Bir melek çıktı karşıma nur gibi pak
Sana yakışandır dedi geçmişi unutmak.
Bu gün ya aynaları kıracağım
Ya da ayna gibi sırlanacağım
Ya sürekli yalan söyledi gelincik bana
Yüreğimden atmalıyım aynayı yabana
Epeydir aksedene dargınım
Aynada yansıyor kel kafalı şişman
Sanki yaptıklarından bin pişman
Bu gün aynalara küskünüm
İçim buruk ve çok üzgünüm
Gösterdi bana ayna gerçek yüzünü
Elem bürümüş yansıyanın gözünü
Bu gün aynalara hıncım var
Her iki âlemi etti bana dar
Kararan yüz bana çirkin ve yaşlı dedi
Bu düşman beni önceden çok severdi
Bu gün aynalara çok kızgınım
Kırılırsa çıkar aynadan hıncım
Bir melek çıktı karşıma nur gibi pak
Sana yakışandır dedi geçmişi unutmak.
Bu gün ya aynaları kıracağım
Ya da ayna gibi sırlanacağım
Ya sürekli yalan söyledi gelincik bana
Yüreğimden atmalıyım aynayı yabana
Sevda Körü
Bazıları gül bakışlıdır gülü bilmezler
Adı güldür ama güldürmeyi bilmezler
Aşığım derler ama maşuku bilmezler
Derim sana derim o bir sevda körüdür
Aşkla dolu badeyi alıp içmezler
Yanıp yanıp kendisinden geçmezler
Âşık ile yalancıyı ayırt etmezler
Derim sana derim o bir sevda körüdür.
Sevgi bir köprüdür gelip geçmezler
Doğru birdir deyip onu seçmezler
Aşığına bir damla suyu vermezler
Derim sana derim o bir sevda körüdür
Adı güldür ama güldürmeyi bilmezler
Aşığım derler ama maşuku bilmezler
Derim sana derim o bir sevda körüdür
Aşkla dolu badeyi alıp içmezler
Yanıp yanıp kendisinden geçmezler
Âşık ile yalancıyı ayırt etmezler
Derim sana derim o bir sevda körüdür.
Sevgi bir köprüdür gelip geçmezler
Doğru birdir deyip onu seçmezler
Aşığına bir damla suyu vermezler
Derim sana derim o bir sevda körüdür
Bir Dilek Tut
Bu gün ruhumu kasvet kapladı
Sorguladım geçmişi geleceği ve hayatı
Bu gün varsın yarın yoksun
Geldin bu âleme işte gidiyorsun
Dönüşü yok bu yolun
Herkes gibi seninde geldi sonun
Kayıyorsun yavaş yavaş asıl mekâna
Hazırlanamadın ki toprak denen Canana
Hayal meyal yaşam, Bir varmış bir yokmuş
Bu âlem böyle işte, Sadece kısa bir solukmuş.
Bak dört kolluda bir âşık göçüyor
Bir dilek tut hemen yıldızın kayıyor.
Tut dileğini sende onla kay
Aşksız ömrü yaşanmamış say
Sorguladım geçmişi geleceği ve hayatı
Bu gün varsın yarın yoksun
Geldin bu âleme işte gidiyorsun
Dönüşü yok bu yolun
Herkes gibi seninde geldi sonun
Kayıyorsun yavaş yavaş asıl mekâna
Hazırlanamadın ki toprak denen Canana
Hayal meyal yaşam, Bir varmış bir yokmuş
Bu âlem böyle işte, Sadece kısa bir solukmuş.
Bak dört kolluda bir âşık göçüyor
Bir dilek tut hemen yıldızın kayıyor.
Tut dileğini sende onla kay
Aşksız ömrü yaşanmamış say
Ay Yakmaz
Görmez idim bir şavk vurdu yüzüme,
Nur gibi gözüktün benim gözüme
İtibar bile etmedin sevgi sözüme
Ay yakmaz ama sen yaktın beni
Dağlarda erişilmez bir çınar idim
Kırıldı sayende kolum kanadım
Fırtınada karla kaplanıp dondum
Rüzgâr yıkmaz ama sen yıktın beni
Bir kara gözlüye doyulmaz imiş
Akarsuya sevda yazılmaz imiş,
Gönüldeki Sevda silinmez imiş,
Silinmezdim ama sen sildin beni
Garip çoban hiç durmadan ağlardı
Meyve vermeyen sinendeki bağlardı
Sırrımı gizleyen sığındığım dağlardı
Ben bilinmezdim ama sen bildin beni
Üşüdüm üstümü örtün mü dedim?
Dünyanın malını hep ben mi yedim?
Senden başkasına gönül mü verdim?
Mezara girmezdim ama sen gömdün beni
Sıcak olur serin yaylalara giderim
Ben bana nasip olan çiçeği dererim
Bu günde yarında yine seni severim
Cehennem Ateşine sen attın beni
Bazen mağarada bazen dağlarda
Meyve dermedim sinendeki bağlarda
Bulunmazdım saklanırdım dağlarda
Ben bilinmezdim ama sen bildin beni
Nur gibi gözüktün benim gözüme
İtibar bile etmedin sevgi sözüme
Ay yakmaz ama sen yaktın beni
Dağlarda erişilmez bir çınar idim
Kırıldı sayende kolum kanadım
Fırtınada karla kaplanıp dondum
Rüzgâr yıkmaz ama sen yıktın beni
Bir kara gözlüye doyulmaz imiş
Akarsuya sevda yazılmaz imiş,
Gönüldeki Sevda silinmez imiş,
Silinmezdim ama sen sildin beni
Garip çoban hiç durmadan ağlardı
Meyve vermeyen sinendeki bağlardı
Sırrımı gizleyen sığındığım dağlardı
Ben bilinmezdim ama sen bildin beni
Üşüdüm üstümü örtün mü dedim?
Dünyanın malını hep ben mi yedim?
Senden başkasına gönül mü verdim?
Mezara girmezdim ama sen gömdün beni
Sıcak olur serin yaylalara giderim
Ben bana nasip olan çiçeği dererim
Bu günde yarında yine seni severim
Cehennem Ateşine sen attın beni
Bazen mağarada bazen dağlarda
Meyve dermedim sinendeki bağlarda
Bulunmazdım saklanırdım dağlarda
Ben bilinmezdim ama sen bildin beni
Ben Seni
Aradım her yerde bulmak ne mümkün
Çiçekler içinde seni dermek ne mümkün
Sen varken başkasını sevmek ne mümkün
Aslı’ya Leyla’ya Şirin’e sordum ben seni
Nice bağ bahçede baktım taradım
Var ile yoklukta ab-ı hayat aradım
Asil bir çiçekti bulmak muradım
Tan yeri şavkında buldum ben seni
Kaf dağının asil ve yalnız çiçeği
Andırmıyor seni diğer kır çiçekleri
Bilinmez oldum artık bilinenleri
Güzellik deyince bildim ben seni
Karanlıktan aydınlığa ulaştım
Gece olup gündüz ile yarıştım
Senle ışıklara renklere karıştım
Gökkuşağı olup sevdim ben seni
Dostlar tahta serip toprak atarken
Münker Nekir’e hesabımı verirken
Kızgın alevler içinde yanıp dururken
Cennet bahçesinde gördüm ben seni
Çiçekler içinde seni dermek ne mümkün
Sen varken başkasını sevmek ne mümkün
Aslı’ya Leyla’ya Şirin’e sordum ben seni
Nice bağ bahçede baktım taradım
Var ile yoklukta ab-ı hayat aradım
Asil bir çiçekti bulmak muradım
Tan yeri şavkında buldum ben seni
Kaf dağının asil ve yalnız çiçeği
Andırmıyor seni diğer kır çiçekleri
Bilinmez oldum artık bilinenleri
Güzellik deyince bildim ben seni
Karanlıktan aydınlığa ulaştım
Gece olup gündüz ile yarıştım
Senle ışıklara renklere karıştım
Gökkuşağı olup sevdim ben seni
Dostlar tahta serip toprak atarken
Münker Nekir’e hesabımı verirken
Kızgın alevler içinde yanıp dururken
Cennet bahçesinde gördüm ben seni
Ben Ruhum Sen Kalpsin
Ben ruhum azap denizine yol alan,
Sen kalpsin bu ruhu ateşlere salan.
Ben ruhum dümensiz gemi gibi açık denizde,
Sen kalpsin demirlenmişsin ruhsuz bedende,
Ben ruhum; yanmayı göze alırım senin için,
Sen kalpsin; bendeyken başkasına gidersin niçin?
Ben ruhum; söz vermişim kalubelada
Sen kalpsin; bulunursun aşk-ı belada.
Ben ruhum; senin için gideceğim cehenneme,
Sen kalpsin; benim için girer misin bu bedene?
Ben ruhum; dün vardım, bu gün varım, yarın olacağım,
Sen kalpsin; Ey kalp senin için bil ki, yanıp kül olacağım.
Ben ruhum; bazen Kerem, bazen Mecnun olurum
Sen kalpsin; Ey kalp söyle, söyle seni nerede bulurum
Sen kalpsin bu ruhu ateşlere salan.
Ben ruhum dümensiz gemi gibi açık denizde,
Sen kalpsin demirlenmişsin ruhsuz bedende,
Ben ruhum; yanmayı göze alırım senin için,
Sen kalpsin; bendeyken başkasına gidersin niçin?
Ben ruhum; söz vermişim kalubelada
Sen kalpsin; bulunursun aşk-ı belada.
Ben ruhum; senin için gideceğim cehenneme,
Sen kalpsin; benim için girer misin bu bedene?
Ben ruhum; dün vardım, bu gün varım, yarın olacağım,
Sen kalpsin; Ey kalp senin için bil ki, yanıp kül olacağım.
Ben ruhum; bazen Kerem, bazen Mecnun olurum
Sen kalpsin; Ey kalp söyle, söyle seni nerede bulurum
Bu gün Yorgunum
Gönlümde hüzün, ruhumda acı var
Hayata bak, önümde sanki bir duvar
Çekilin bulutlar, durun yağmurlar,
Bu gün çok yorgunum nedense dostlar,
Her bir tarafım kumaşlarla sarılı,
Ellerim göğsümde birleşmiş ayaklarım bağlı,
Anlamadım ama her bir yanım kınalı
Bu gün çok yorgunum kıpırdayamıyorum dostlar
Derince bir çukura yavaşça inmekteyim
Yanımda tahta var toprak içindeyim
Münker Nekir’e hesap vermekteyim
Bu gün çok yorgunum kalkamıyorum dostlar
Hayata bak, önümde sanki bir duvar
Çekilin bulutlar, durun yağmurlar,
Bu gün çok yorgunum nedense dostlar,
Her bir tarafım kumaşlarla sarılı,
Ellerim göğsümde birleşmiş ayaklarım bağlı,
Anlamadım ama her bir yanım kınalı
Bu gün çok yorgunum kıpırdayamıyorum dostlar
Derince bir çukura yavaşça inmekteyim
Yanımda tahta var toprak içindeyim
Münker Nekir’e hesap vermekteyim
Bu gün çok yorgunum kalkamıyorum dostlar
Bende kaldı
Bir bahar sabahı doğarken güneş,
Seni gördüm çırpınan kalbime eş
Hayat kumarında olmadım serkeş
Sana esen sabah yeli bende kaldı.
Bir bakışta ben-i gördüm yüzünde
Hayalimin izi vardı bal köpüğü gözünde
Yer almak isterdim her tatlı sözünde
Sana olan sevdalı yürek bende kaldı
Yanakların kızarmıştı belli arından,
Umutlu olayım mı bugünden yarından,
Uzaklaşamadım o an senin yanından
Sana gelen aşk yolları bende kaldı.
Bir kor düştü yaktı benim özümü,
Senin için sakınmam budaktan gözümü,
Yaşayamam sensiz hem yazımı güzümü
Sana bakıp yanan yürek bende kaldı.
Yağmurlar yağıyor oysa hava kurak
Bak toprak kuru sadece gözlerim ıslak,
Gelincik rengini almış sende al yanak
Sana doğru akan yaşlar bende kaldı,
Sözcükler dizikmekte sıra sıra,
Kanayan yüreğim olmuş yara
Benim bahtım zaten doğuştan kara
Sana yazılan sevda şiiri bende kaldı
Seni gördüm çırpınan kalbime eş
Hayat kumarında olmadım serkeş
Sana esen sabah yeli bende kaldı.
Bir bakışta ben-i gördüm yüzünde
Hayalimin izi vardı bal köpüğü gözünde
Yer almak isterdim her tatlı sözünde
Sana olan sevdalı yürek bende kaldı
Yanakların kızarmıştı belli arından,
Umutlu olayım mı bugünden yarından,
Uzaklaşamadım o an senin yanından
Sana gelen aşk yolları bende kaldı.
Bir kor düştü yaktı benim özümü,
Senin için sakınmam budaktan gözümü,
Yaşayamam sensiz hem yazımı güzümü
Sana bakıp yanan yürek bende kaldı.
Yağmurlar yağıyor oysa hava kurak
Bak toprak kuru sadece gözlerim ıslak,
Gelincik rengini almış sende al yanak
Sana doğru akan yaşlar bende kaldı,
Sözcükler dizikmekte sıra sıra,
Kanayan yüreğim olmuş yara
Benim bahtım zaten doğuştan kara
Sana yazılan sevda şiiri bende kaldı
Dost Yolu
Çıktım bir yola, yol neresi?
Menzili yar yoluna giden bilir
Benim ne yöne gittiğimi,
Dost yoluna giden bilir.
Sağım sana gider, solum sana
Değişmez dönsem ne tarafa,
Neden sana döndüğümü,
Dost yoluna dönen bilir.
Yoluna gittiğim bana güneştir,
Yolun sonu hardır, ateştir,
Ona neden yandığımı
Dost yoluna yanan bilir
Dünya alem bir çiçektir,
Benim sevgim gerçektir,
Onu neden sevdiğimi,
Dost yoluna seven bilir
Hemi gittim hemi geldim,
Bu alemde seni sevdim,
Neden geri geldiğimi
Dost yoluna gelen bilir
Bu can fazlaysa dünyaya,
Girerim o dost için mezara,
Benim neden öldüğümü
Dost yoluna ölen bilir.
Gerçekte sen rüyada sen
Her an seni görüyorum
Neden seni gördüğümü,
Dost yoluna gören bilir.
Menzili yar yoluna giden bilir
Benim ne yöne gittiğimi,
Dost yoluna giden bilir.
Sağım sana gider, solum sana
Değişmez dönsem ne tarafa,
Neden sana döndüğümü,
Dost yoluna dönen bilir.
Yoluna gittiğim bana güneştir,
Yolun sonu hardır, ateştir,
Ona neden yandığımı
Dost yoluna yanan bilir
Dünya alem bir çiçektir,
Benim sevgim gerçektir,
Onu neden sevdiğimi,
Dost yoluna seven bilir
Hemi gittim hemi geldim,
Bu alemde seni sevdim,
Neden geri geldiğimi
Dost yoluna gelen bilir
Bu can fazlaysa dünyaya,
Girerim o dost için mezara,
Benim neden öldüğümü
Dost yoluna ölen bilir.
Gerçekte sen rüyada sen
Her an seni görüyorum
Neden seni gördüğümü,
Dost yoluna gören bilir.
Sevdalınım Ben
Bazen bahardır bazen hazan
Gel bir gönülde sen kazan
Zulmetmez kuluna kaderi yazan
Zulmetme bana sevdalınım ben.
Bu dünya yalan satılan bir Pazar,
Bana çektirdiğini kitaplar yazar
Bir bakıp aşığına eylesen nazar,
Nazar et bana sevdalınım ben.
Gel bir gönülde sen kazan
Zulmetmez kuluna kaderi yazan
Zulmetme bana sevdalınım ben.
Bu dünya yalan satılan bir Pazar,
Bana çektirdiğini kitaplar yazar
Bir bakıp aşığına eylesen nazar,
Nazar et bana sevdalınım ben.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)