Bu Blogda Ara

Sayfalar

8 Mart 2011 Salı

Her Kadın Bir Elmastır


Genç adam düşünceli bir şekilde babasının yanına geldi, sıkıntısı yüzünden belli oluyor ama paylaşamıyordu. İhtiyar oğlunun yüzüne uzun uzun baktıktan sonra:
“Oğlum bir sıkıntın olduğu yüzünden belli. Suratından düşen bin parça nedir derdin? Söyle de bilelim. Derdini söylemeyen derman bulamazmış.”

“Babacığım biliyorsun daha yeni evliyim ama evde huzur yok eşimle anlaşamıyoruz. Daha iki ay bile dolmadan boşanmayı düşünüyoruz. Sen annemle otuz yıldır evlisin nasıl yürüttün bu evliliği söyle ben de bileyim de yuvam yıkılmasın.”

“Evladım şunu bil öncelikle boşanmak dünyanın sonu değil. Fakat aslolan evliliği devam ettirebilmektir. Evliliği devam ettirmek evlendiğin insanı tanımak, onu sevmek ve ona saygı duymakla olur. Evliliği sürdürmek bir kuyumcu titizliği gerektirir.”

“Baba evlilikle kuyumculuğun ne alakası var?”

“Var evladım var, hem de çok var. Şunu unutma ki her kadın evlenmeden önce işlenmeyi bekleyen elmas gibidir. Sen hiç kaşıkçı elmasının hikâyesini duydun mu? Duysan ve bilsen ne demek istediğimi çok iyi anlardın. Zamanın en büyük devleti olan Osmanlı İmparatorluğunun toprak kaybettiği yıl olan 1699 yılında İstanbul’da Eğrikapı çöplüğünde dolaşan bir çöpçü yuvarlak bir taş bulur. Elindeki taşı sokakta gördüğü bir kaşıkçıyla üç tahta kaşığa değişir. Kaşıkçı götürür, bu taşı tanıdığı bir kuyumcuya on akçaya satar. Kuyumcu taşı arkadaşlarından birine gösterir; kıymetli bir elmas olduğu anlaşılınca beriki sus payı ister. Aralarında kavga çıkar. Meseleyi Kuyumcubaşı duyar. Kuyumcubaşı kavgacıların eline birer kese akçe vererek taşı alır. Fakat bu sefer de olayı zamanın sadrazamı Köprülüzade Fazıl Ahmet Paşa duyar. Bu değerli taşı kendisi için satın almaya hazırlanırken, mesele Padişaha kadar ulaşır. Sultan Dördüncü Mehmet bir Hattı Hümayun ile bu değerli taşı Sarayı Hümayuna getirtir ve Saray elmastraşına verilir. Eğrikapı çöplüğünde bulunan taş işlenince meydana 48 kratlık nadide bir elmas çıkar. Kuyumcubaşıya Kapıcıbaşılık rütbesiyle bir kese bahşiş ihsan olunur. Şimdi bu hikâyeyi niye anlattım biliyor musun evladım? Şunu unutma yaratılan her kadın bir elmas gibidir. Kimisi bu elmasın değerini bilmez kaşığa değişir, kimisi on akçaya değişir. Kimisi de değerini bilir ama işlemesini bilmediği için bir kuyumcu titizliğini sergileyemez ve güzelim elmas herhangi bir taştan farksız olur. Ben anana bir elmas işleyen kuyumcu titizliği ile yaklaştım ve otuz yıldır o nedenle mutluluğumuz daim oldu.”
“Anladım babacığım.”
“Evladım anladın ise git bir mücevher olan eşinle ilgilen ve ona elmas olduğunu hissettir ki eşin de, evinde şen olsun, evin huzur dolsun.”

Kadınlar gününe ithaftır.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder