Bu Blogda Ara

Sayfalar

10 Şubat 2011 Perşembe

Bıçak Sapı


 
Bir gün her çocuk gibi ana babamıza naz edip sofradaki yiyeceği kendimizce begenmemiş farklı bir şeyler yaptırabilirmiyiz diye planlar yaparak sofraya küsmüş ve oturmamıştım. O zamanlar yaşadığımız köydeki en iyi yiyeceklerden birisi tavada tereyağı ile yumurtanın pişirilmesi idi. Babam;
“Hadi garı kalkta şunu nazlandırma bir yumurta kırıver.
“Böyle alışırsa sofra alışkanlığı kazanmazlar.”
“Sen onu şimdi düşünme, ben hallederim.” Deyip annemi ikna etti. Bunun sonucunda bende afiyetle yumurtamı yemiştim.
Aradan zaman geçtikten sonra bir gün babam:
 “Oğlum bahçeden birkaç turp sök gel akşama yiyelim.”
“Aman baba turpta yenir mi.”
“Yenir oğlum yenir. Ben sana bir olay anlatayımda öğren.” dedi. Meraklanmıştım acaba ne anlatacak diye.
“Eskiden bir adamın hiç çocuğu olmuyormuş, eğer bir çocuğum helede bir oğlum olursa onu üzmeyeceğim istemediği şeyleri yaptırmayacağım diye her zaman Allaha el açar dua edermiş. Duanın açmadığı kapı yok oğlum. Allahta adamın duasını kabul etmiş. Gel zaman git zaman bir oğlu olmuş. Oğlan ay gibi parlak bir erkek güzeli imiş bakanın bir daha bakası gelirmiş. Babası söz verdiği üzere oğlunu hiç üzmemiş, gücü yettiğince her dediğini yapmış. Oğlan istediğini yemiş istemediğini yememiş. Ana babasıda hiç zorlamamışlar şunu ye bunu ye diye. Adamın kimsenin bakmaya kıyamığı oğlu bir gün hastalanmış. Hemen doktora götürmüşler. Doktor film tahlil derken sonucu açıklamış.
“Oğlunun karnında büyük bir ur var çok az bir ömrü kalmış. Uru alarak şansımızı deneyebiliriz, yalnız garanti veremem iyileşme şansı yok denecek kadar az.”
“Ne olur doktor kurtar oğlumu biricik evladımı ne istersen yaparım.”
“Amca biz deneyeceğiz ama gerisi cenabı Allaha kalmış ömrün süresini belirleyen O, ne bir dakika elsik ne bir dakika fazla yaşayabiliriz. Evet dersen ameliyat edebiliriz.”
“Tamam doktor sen bilirsin, ameliyat edelim”
Hastayı amaliyata alırlar fakat ne yazıkki hasta kurtulamaz. Baba oğlunun karnından çıkan uru görmek ister. Uru görünce derki:
 “Oğlumu öldüren uru sürekli yanımda taşımalı ve oğlumun ölümünü ve ölüm olduğunu bana sürekli hatırlamalıyım.” Oğlunun defin işlemi bittikten sonra ameliyatta çıkan urdan sürekli elinin altında bulunacak bir eşya yaptırmaya karar verir. Bıçak sapı olabilir deyince etraftakiler, bir bıçak yaptırır. Uzun yıllar bıçağı ölümü hatırlatan bir nesne olarak kullanır. Bıçağın sapı o kadar serttir ki neredeyse kırılması imkansızdır. Bir gün turp doğrarken bıçağın sapı erimeye elinde yumuşamaya sonrada erimeye başlar. Sonra olayı anlayıp dövünmeye başlar.
“Keşke oğlumu sağlığında bazı şeyleri yemeye zorlasaymışım. Her şeyin dermanı bitkilerde varmış.” Der.
“Oğlum sen de inşallah bu hikayeden gerekli sonucu çıkarırsın.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder