Bu Blogda Ara

Sayfalar

15 Şubat 2011 Salı

Mutlu Değilmiş

Çınar ağacı gencecik bir fidanken sürekli hayaller kurar, her akşam ve sabah yaradanına dua edermiş. Her gün sabah, günün ışıması ile genç fidan duaya başlar;

“Allahım büyünce dallarım o kadar güçlü olsun ki insanlar çıkmakta güçlük çeksinler. En yukarıdaki dallarım bulutlara ersin. Ben yukarıdan bakınca tüm ormanı seyredebileyim. Bana en güzel sesli bülbüller gelsin dalımda yuva yapsın her daim aşk şarkıları söylesin. Gölgemde sadece en güzel açan güller yer alsın başka bitki arkadaş falan istemem. O güllerin mis gibi kokan çiçekleri sarı beyaz her renk açan yaprakları olsun.”

Bu dualar çok uzun zaman devam etmiş. Fakat bir zaman sonra oduncunun birisi kendisini kesmek için vurmuş baltayı. Çıkan sese ormancı gelmiş. Oduncunun baltayı almış oduncuyu da götürmüş oradan. Çınar ağacı çok sevinmiş bu duruma. Ama gövdesi de yaralanmış.

Zamanla yaralı haliyle büyümüş, etrafında neşe saçan serçeler, kelebekler, arılar uçuşur olmuş. Gölgesinde bir birinden güzel kır çiçekleri açmış. Hele o kır çiçekleri arasında açan gelincik bambaşka imiş.Her gün gelincikle sohbet eder. Hoşça vakit geçirirlermiş.Zaman akıp geçmiş su misali.

Bir gece düşünde çocukluk yıllarında yaptığı duayı ve hayallerini görmüş. Sabah olunca büyük bir huzursuzlukla uyanmış. Arkadaşlarından arı sormuş;

“Neyin var ? ne oldu?”

“Bilmiyorum mutsuzum.”

Arı;

“Neden mutsuzsun?”

“Genç bir fidanken geleceğe ait hayallerim vardı.” demiş, anlatmış hayallerini ve şimdiki durumunu.

Arı;

“Ama şu anki durumun çok iyi” demiş ama çınar ağacı ilgilenmemiş bile arının sözleri ile.

Serçeye gitmiş anlatmış hayallerini ve şimdiki halini.

Serçe;

“Kendini boşuna üzüyorsun biz senin yanındayız, bizler seni seviyoruz sen bizim için çok önemlisin!” demiş,

Çınar serçeyi de dinlememiş. Sonra en yakın dostu gelinciğe anlatmış derdini,

“Mutsuzum hiçbir hayalim gerçekleşmedi, ne yöredeki en yüksek ağacım nede dallarımda bülbüller şakıyor.Allah beni sevmiyor,sevseydi isteklerimi bana verirdi,”

Gelincik,bir ah çekerek durumlarının iyi olduğunu bu durularına şükretmek gerektiğini, anlatır ama, dinleyen kim?

“Bak böyle yaparsan hasta olursun kurur gidersin” der, fakat çınar dinlemez,dinlemek istemez,

Her gün bu durumu kara kara düşünürken etrafı ile ilişkisini keser içine kapanır. Mutsuzluğu daha da artar. Sonunda sağlığı da bozulur.Yapraklar sararmaya dallar kurumaya doğru gider. Ama bu durum hiç umurunda bile değildir. “Neden hayallerime kavuşamadım, Yüce Yaratan beni neden sevmemektedir.”

Böyle bir ruh halinde iken rüyasına bir melek girer. Ne olduğunu Allahın izni ile bilmesine rağmen sorar;

“Nedir bu halin, ne oldu sana?”

Çınar ağacı anlatır uzun uzun her şeyi dilinin döndüğünce. En son derki;

“Allah beni sevmiyor sevseydi gerçekleşirdi hayallerim.Kabul olurdu dualarım”

Melek;

“Allah seni seviyor ve tüm dualarını da biliyor ve kabul etti.”

Çınar;

“Madem biliyor neden hiçbir isteğim gerçekleşmedi? İstediklerimi neden vermedi?”

Melek;

“Allah yarattığı varlığın geleceğini düşünür. Ona görevler yükler. Sen o görevleri yerine getirdin mi ? Hem Allah seni o kadar seviyor ki senin istediğinden bile fazlasını verdi sana.”

Çınar;

“Rabbim benden ne ister?”

Melek;

“İçinde bulunduğun duruma şükretmeni ister. Ormanda açıkta kalan yurtsuz yuvasızlara yurt olmanı ister. Gölgende barınanlara daha sevgiyle şefkatle ilgilenmeni bekler. Hem Allah seni sevmeseydi seni kesmeye çalışan oduncuya engel olur muydu ? Şunu bil ki senin hayır bildiğin şeyde şer, şer bildiğin şeyde hayır vardır.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder